Irmak Zileli’nin bir gençlik romanı olarak kaleme aldığı Her Şeyi Gördüm, adalete, özgürlüğe, hak arayışına, suç ve vicdan kavramına dair içerisinde birçok farklı sorgulama barındıran bir kitap. Zileli’nin daha önce kaleme aldığı romanlara göre daha farklı bir okur kitlesine hitap eden roman, aynı zamanda mesele edindiği sorunsallarla da dikkat çeker.
Oldukça sarsıcı bir hikâyeyi okurla buluşturan Her Şeyi Gördüm, tıpkı kitabın adında da olduğu gibi bir tanıklık hikâyesini merkezine alır. Arda ve Eray gibi ilkgençlik çağındaki çocuklar üzerinden şekillenen roman, hayatın herkes için her zaman benzer şekillerde gelişmediğini, nihayetinde ortaya bambaşka dünyalar çıkacağını vurgular. Öte taraftan günümüz ilkgençliğine dair birçok konuyu da tartışmaya açan romanın, bugünün okuru için farklı anlamlar taşıdığı da ifade edilebilir.
Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan “zorbalık”, Irmak Zileli’nin Her Şeyi Gördüm’detartışmaya açtığı başat konulardan biridir. Özellikle Eray’ın başından geçenler, geçmişi ve çevresi ile ilişkisi bu noktada dikkat çeker. Onun davranışları, arkadaşlarıyla ilişkisi ve temel eğilimleri karakterini de şekillendirir. Eray ile Arda arasındaki ilişki bu açıdan dikkat çekicidir. Zorbalığın salt insan karakteriyle değil, aynı zamanda kişinin çevresiyle olan ilişkisiyle de ilgili olduğunu vurgulayan Zileli, bu örneklendirme üzerinden yeni bir tartışmaya da alan açar.
Tarçın’ın hikâyesi ise Her Şeyi Gördüm’ü biçimlendiren en önemli olaydır. Temelinde bir kayıp hikâyesi olan ve bu kayba göre şekillenen roman, okura oldukça anlamlı ve derin bir sorgulama vadeder. Bir lise çatısı altında bir araya gelen çocukların, görevlilerin, öğretmenlerin ve yetkililerin nasıl da kimi durumlarda alabildiğine sessiz kalabildiğini, bütün suçları nasıl da görmezden gelebildiğini ortaya koyan kitap, tam da bu noktada adalet, tanıklık, suç gibi kavramların peşinden gider. Kendi çatısı altında suçun bireyselliğiyle toplum için ifade ettiği anlamı sorgusallaştıran kitap, adaletin ise her zaman insanoğlu için gerekli bir kavram olduğu fikrini savunur. Kişinin yaptıkları sadece onu değil, aynı zamanda onun bir parçası olduğu toplumu da ilgilendirir.
Irmak Zileli’nin bir gençlik romanı olarak kaleme aldığı Her Şeyi Gördüm, Tarçın’ın kaybı üzerinden okura birçok temel kavram ve meseleye dair derin bir sorgulama vadeder. Suç, adalet, tanıklık, kayıp gibi birçok konunun tartışmaya açıldığı roman, aynı zamanda okura sürükleyici bir hikâye de sunar.
“Gece yarısı gizlice okulun bahçesine sızan beş öğrencinin amacı, kuralları yıkmak, çılgın bir macera yaşamaktı. Ama tam tersi oldu. Arka bahçedeki kuyunun kapağını kaldırıp karanlığa seslenme oyunu, okulun emektar köpeği Tarçın’ı bir anda yaşamdan kopardı. Beş genç, iç hesaplaşmalarıyla birlikte derin bir sessizliğe bürünürken, her şeyi gördüğünü iddia eden gizemli bir tanığın yazdığı e-posta mesajları okulu karıştırdı. Eğitimciler de, veliler de telaş içindeydi…”