Yasmine Ghata’nın geçtiğimiz aylarda Mehmet Yazgan tarafından Türkçeye çevrilen romanı Siyah Kalem: İnsanların ve Cinlerin Ustası (Le calame noir), sanat tarihinin bu kendine has karakterini farklı yönleriyle ortaya koyan bir metin. “Kara Kalem” veya “Siyah Kalem” adıyla tanınan minyatür üstadının peşinden giden roman, gerçek ile kurmaca arasında dokuduğu mekiklerle dikkat çeker.
15. yüzyılın sonlarında yaşamış, bütün bir hayatı Orta Asya bozkırlarında geçmiş, göçebelikten ve göçebe kültürden hiçbir zaman kopamamış bir karakter olarak ön plana çıkan Siyah Kalem, yaşamıyla olduğu kadar yaşamına dair gizemlerle de dikkat çeken bir figür. Hakkında çok az şey bilinen, kendisinden geriye sadece çizdiği minyatürler kalan Siyah Kalem, tarih boyunca bir merak konusu olmakla birlikte özellikle de Topkapı Sarayı Arşivleri’nin gün yüzüne çıkarılmasıyla beraber daha da çarpıcı bir figür olarak belirir. Sanatın nasıl da bir kişiyi ölümsüzlüğe kavuşturabileceğini, bunu gerekirse bütün bir zaman ve mekân kavramını aşarak yapabileceğini ortaya koyan roman, bir bilinmezliğin peşinden gider; ortaya çok katmanlı bir anlatı dünyası çıkarır.
Siyah Kalem / Kara Kalem, 15. yüzyılda Orta Asya’da yaşamış anonim bir ressam olarak ön plana çıkar. Gerçek kimliği bilinmemekle birlikte Siyah Kalem’in adının eserlerinde belirgin şekilde kullandığı siyah mürekkepten geldiği düşünülmektedir. Zaman içerisinde gün yüzüne çıkardığı eserlerinde Orta Asya Türk-İslam sanatının birçok etkisinin görüldüğü ressam, aynı zamanda bir parçası olduğu tarihsel sürecin/aralığın toplumsal ve kültürel yaşamını, günlük hayatını, mitolojik ve dini temalarını işlemekten de geri durmaz. Öyle ki ilerleyen yüzyıllarda Siyah Kalem’in minyatürleri 15. yüzyıla dair birer vesika olarak yeniden ve yeniden incelemelere tâbi tutulur.
Gerek yaşadığı dönemi gerekse günümüz dünyasını derinden sarsan bir karakter olarak ön plana çıkan Siyah Kalem’in en bilinen eserleri Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan “Fatih Albümü”nde yer alır. Öyle ki kendisinin çalışmaları, sanat tarihçileri ve kültürel araştırmacılar için önemli bir kaynak olup Orta Asya’nın zengin kültürel mirasını anlamak için oldukça değerli bilgiler sunar. Tüm bu veriler dahi geçmişten günümüze uzanan bir çizgide Siyah Kalem hem minyatür sanatını hem de modern resmi ne derece derinden etkilediğini, Orta Asya Türk-İslam sanatı çerçevesinde nasıl bir figür olarak dikkat çektiğini vurgular.
Yasemin Ghata, Siyah Kalem: İnsanların ve Cinlerin Ustası’nda hayatına dair çok az şey bilinen Siyah Kalem’in hikâyesini kendisine ait minyatürler üzerinden yeniden yorumlar. Kurmaca ile gerçek arasında sık sık mekik dokuyan yazar, bu noktada hayali bir portre girişiminde bulunur. Siyah Kalem’in bambaşka dünyalara referans veren hikâyesi, zamanla giderek katmanlaşır ve ortaya başka türden anlatılar çıkarır.
Romanın merkezinde bir sergi salonunda dolaşırken aniden başka bir zaman ve coğrafyadan davet alan Suzanne yer alır. Sergi salonunda dolaşırken gördüğü bir Siyah Kalem minyatürü tarafından neredeyse esir alınan Suzanne, kendisini başka bir dünyanın parçası olarak bulur. Siyah Kalem, Aygül ve ötekiler, giderek Suzanne üzerinden daha belirgin ve koyu bir etkiye sahip olur. Öyle ki bir süre sonra her şey gerçek ile kurmacanın sık sık karşı karşıya geleceği, neyin gerçek neyin hayali olduğunun kavranamayacağı bir hâle bürünür. Ghata, tüm işte tüm bu karşıtlıklar üzerinden kendisine sıra dışı bir dünya inşa eder.
Yasmein Ghata’nın sanat tarihinin önemli figürlerinden biri olarak Siyah Kalem’in hikâyesini merkezine aldığı romanı Siyah Kalem: İnsanların ve Cinlerin Ustası, bugün ile geçmiş arasında sürekli yeni bağlar inşa eden bir metin. Okur için hem minyatür sanatına dair özel bir anlatı sunan hem de kurmacanın bütün imkânlarını kullanarak başka âlemler arasında bağıntılar geliştiren eser, Doğu’dan Batı’ya doğru akışkan bir anlatının izini sürer.
Abdullah Ezik